5 Ağustos 2007 Pazar

Geyikbaşı Yazıları 4

Ne Haftaydı be!

Oy oy oy! Oy ki ne oy!..

Yahu bu nasıl bir haftaydı böyle dostlar?! Olay üstüne olay, gündem üstüne gündem! Olay manyağı olmamak ne mümkün bu bizim ülkede!? Bırakın dünyada olup-bitenleri takip etmeyi, sırf bizim çalkantılı gündemi ucundan bile takip etse yazar takımı, şu 365 günlük yılın bir günü bile ekmeksiz kalmaz hani! Örneğin olmadık bir durumda, olmadık bir -abesle iştigal- olayla karşılaşıyorum. Tepkimi gösteriyorum veya gücüm yetmiyor, kuyruğumu kıstırıp tam yoluma devam etmek için arkamı dönüyorum; aha bir de bakıyorum, başka bir –abesle iştigal- olay!..

Eh böyle olay zengini bir ortamda, yazar-çizer takımı nasıl ekmeksiz kalsın di mi?! Allah bilir, şu an köşelerinden somun somun ekmekleri, hatta ziyafetleri mideye indiren yazarların birçoğu bu olay manyağı ortamımıza yatıp-kalkıp dua ediyordur! Eee... şükretmeyi de bilmek lazım!..

* * *

Muhteşem Derbi Kapışması Sonuçlandı

Birçok geyikötesi olayın önüne geçirerek sitemizden manşet-manşet adını duyurmamıza neden olan Beşiktaş-Fenerbahçe’nin Muhteşem Derbi Kapışmasını neyse ki bu Cumartesi sonuçlandırmış bulunuyoruz.

Fenerbahçeli Kezman 12. dakikada attığı golle takımını zafere taşıdı. Yani onlar az gittiler, buz gittiler, dere tepe düz gittiler, ama bu arada Galatasaray beklediği mucizeden umudunu kesmiş oldu. Kazanılan bu zaferin hemen sonrasında İstanbul’un gözde semptlerinde tabii ki yine kıyametler koptu! Kutlamanın caddelerdeki gürültüleri bizim eve bile öylesine ulaştı ki, bizim küçük şeytanın uykusundan uyanma riskiyle karşı karşıya kaldık. Diğer yandan ertesi gün, yani Pazar akşamüstü, rutin ve rahatsız koşumu yaparken şans eseri eşofmanım sarı-lacivertti ve 4 Levent sokaklarında başıboş gezen, fanatik haftasonu magandalarının tacizine uğrama fobisiyle endişeli dakikalar geçirdiğimi itiraf etmeliyim!

Şaka değil dostlar; bir tane Fener düşmanı maganda yolumu kesseydi elinde şişle; nefes nefese o yorgunlukla ben daha “eee-üüü” diyemeden beni oracıkta bir güzel şişleseydi, haftabaşı gazetelerde “Zavallı adam, giydiği eşofmanın bedelini şişlenerek, morgu boylamakla ödedi!” diye haberlerin çıkması işten bile değildi vallahi!.. Maganda bu, Maltepe-Levent dinlemez, şiş manyağı ediverir vallahi adamı!..

* * *

367 Olmadı

Bu arada şu meşhur 367 sağlanamadı biliyorsunuz ve Abdullah Gül; "Adaylıktan çekileceğim. Bu saatten sonra benim adaylığım söz konusu değil." şeklinde bir açıklama yaptı. Ona; "Buruk musunuz?" diye soran gazetecilere ise; "Hayır asla öyle bir burukluk içinde değilim. Önemli olan milletin gönlünde yer almak." şeklinde cevap verdi.

Zaten ben de fedakar insanımızın en çok şu hanngarrr gibi gönlünü severim! Öyle geniş bir gönül sistemimiz var ki dostlar bizim; bir sürü maceracı gelir, kapımızı çalar, alırız içeri. Günlerce, aylarca, hatta bazen yıllarca hangarımızda yer-içer, yatar-kalkar, afedersiniz bazen ishal olur, patır patır mıçar, ortalığı batırırlar, sonra da çarpar kapıyı giderler; ama biz önce sitemkarane sersenişlerde bulunuruz, sonra yavaş yavaş kızgınlığımız da geçer ve hiçbir şey olmamış gibi, onları arkalarından merhamet ve sevgi dolu sözlerle anmaya devam ederiz!

* * *

Hüsnü Şenlendirici-Deniz Seki Olayı da gün geçtikçe üzerindeki sis perdesini kaldırmaya devam ediyor. Hürriyet Gazetesi’nde sürmanşet olarak yer alan, ülkemizin önde gelen sorunlarından söz konusu olayla ilgili son gerçek şöyle ki; meğer bizimkiler aralarındaki aşkı 1 yıldır gizlemektelermiş!?

Yahu buna da şaşmamak lazım be! Ne yani; şahibeli çiftimiz bir anda -çaaat diye- radikal aşklarını bütün ülkeye açıklayacaklar mıydı?! Afedersiniz ama, bizimki gibi taşı-toprağı bol bir ortamda böyle bir tavrı sergilemek de “ne” ister, onu siz benden çok daha iyi bilirsiniz!

* * *

Maganda Avına Devam

Her Pazar günkü koşumda ikinci bir meslek olarak yürüttüğüm maganda avına bu Pazar da devam ettim ve bu sefer, İstanbul’un gözde semtlerinden 4 Levent’teki meşhur Sanatçılar Parkında 2 adet motosiklet magandası görüntüledim! Gördüğüm kısa metraj film karşısında şaştım kaldım ve “ben neredeyim?” diye beynimin içinde feryat ettim.

İçinde yüze yakın çocuğun eğlendiği, baloncuların, pamuk helvacıların dolaştığı, tamamen halka hediye edilmiş, büyük ve havuzlu bir parkın şaşalı ve pahalı kapısından bile, ortalığı, inanılmaz irite edici yüksek bir tonda patırtılara boğan, üzerinde 2 adet mobilet magandası taşıyan bir mobilet tek teker üzerinde şaha kalkmış vaziyette parkın kapısından içeri girebiliyorsa ve patırtılı mobiletten aşağı atlayan, saçları artizzzler gibi yapılı 2 maganda, göğüslerini gere gere, kibirle etraftakilere bakabiliyorsa; ülkemizdeki medeniyet ve bireysel güvenlik düşkünlerinin hali ne olacak çok merak ediyorum!?

* * *

Kahretsin! Yine taşlı-topraklı, öbekli-tümsekli, zengin gündemimizden, dünya gündemine zamanımız kalmadı! Ama hemen en can alıcı ve abesle iştigal bir iki olaya değineceğim.

İngiltere Kraliçesi, 16 yıl sonra ilk kez ABD’yi ziyarete gitmiş ve bu yüzden Beyaz Saray teyakkuza geçmiş!.. Bu uzun aralıklı buluşmanın dünyada yaratacağı dalgaların, şiddeti azala azala ülkemize “Kraliçe Krizi” ismiyle yansımaması için şimdiden bütün bildiğim duaları ettim bile! Belli mi olur yahu?!
Şşşşş...

* * *

Sen çık ben yatam Paris

Alkollü araba kullanmaktan ehliyetine el konan Paris Hilton, inat edip tekrar direksiyon başına geçince 45 gün "aklını başına topla hapsi"ne mahkum edilmiş.

Yemin ederim, imkanım her anlamda yerinde olsaydı; Şöhreti, seksiliği, güzelliği ve bakımıyla adeta bir içim su olan Paris’e yarın iş yerimden izin alıp, geçmiş olsuna giderdim, ama ne yazık ki hergün üretimde bulunmak zorunda olduğum bir işim var ve ben yine ona sevgilerimi ancak hayallerimde sunmaya devam edeceğim!


En cillop haftalar sizin olsun!

Lütfen arıza ve rahatsızlık modunda kalmaya devam edin!
Geyikbaşı Editör

http://www.ekolay.net/mizah/HaberList.asp?PID=2600

Hiç yorum yok: