27 Haziran 2007 Çarşamba

Geyikbaşı Yazıları 3

Rrroooaaaaarrrrrrrrrrrrr!!!..

Evet yanlış duymadınız, aynen koca bir “Rrroooaaaaarrrrrrrrrrrrr!!!..”

Bu; bütün -alçakkk- gönüllülüğümle size, zorlu haftanın başında vereceğim en etkili ve çözümcü, takviye edici, özel mantramdır!

Genelde meditasyon dünyasında üstatlar, öğrencilerine gayet sükun ve dingin mantralar verirler, ama kendimizi aldatmayalım di mi? Burası Türkiye kardeşim! Ben şimdi buranın şartlarıyla yüzleşmiş insanımıza o türden sakin-sükun naif mantralardan versem hafta başında; hafta sonuna vardığımızda o mantrayla yola çıkmış bütün insanlar telef olmuş olurlardı!Kurtarmaz kardeşim, kurtarmazzz!!!

Hadi yahu hele bir deneyin şu özel mannntramı işe başlamadan önce kaşlarınızı da çatarak şöyle bir gürleme ile dışa vermeyi; bakın bakalım bu hafta yanınıza kaç adam destursuz yaklaşabilecek!!! Hatta doğru dürüst bir iş yapmıyorsanız bile, gürüldeyen tavrınızdan dolayı inanın size gösterilen saygı bile artacaktır. Hatta daha ileri boyutlarda yanınıza yaklaşanlardan “Aaabi” şeklinde hitaplar bile gelmeye başlayacaktır! Şşşşşş!..

Şu gündeme bir baksanıza hele yahu! Öyle-böyle değil ki?!.. Dünya tarihinde az rastlanır, türünün tek örneği bir Cumhur Başkanı Seçim durumu... bu duruma paralel olarak, bir yandan çalkalanan, insana neyi, nereye, nasıl yatıracağını o biçim şaşırtan piyasalar, neye uğradığını şaşırmış bir Dolar durumu!.. Düşünsenize, bunca karışık gündemimiz içinde, bir de Bush kalksa, ülkemize doğru bir el hareketi çekse, acaba piyasalar “çaaat” diye taban yapar mıydı!? Bir kriz de bu yüzden yaşar mıydık?!

Bu arada İstanbul-Çağlayan Meydanı’nda Pazar günü gerçekleşen coşkulu miting, katılım ve Cumhuriyet adına yükselen -ölçülü kükremelerle- Ankara’dakinin de ötesine geçedursun; önceki gün Genelkurmay’ın yapmış olduğu sert açıklamayı ağızlarındaki düdükleri koro halinde öttürerek protesto etti! Neyse ki grup 20 kişiden oluştuğundan, bütün bir İstanbul düdüklenemedi!..

Öyle, ya da böyle; bütün bu -türünün tek örneği- şeklindeki durumu kesin sonuca bağlayacak olan merci Anayasa Mahkemesi olacak yakında. Biz şimdi bırakalım bu büyük meseleleri de; daha ufak ölçekte neler olmaya devam ediyor, azıcık onun üzerinden geçelim ve haftayı kendimizce başlatalım. Çünkü malum, ülke yönetiminde, siyasetinde ve politikasında olanlar oluyor, ama şu bizim sokaklarda, caddelerde, iş yerlerinde, evlerde ve en önemlisi de insanımızın herbirinin ta o bastırılmış ruhunda ne eksikler, ne fazlalar, ne mutluluklar, komiklikler ve trajediler yaşanmaya devam ediyor.

* * *

Ufak Ölçekte Olanlar

Cumhuriyet yolunda bu güzel biraraya gelişlerin yanında; ben yine bu haftasonu da, şehiriçi ve şehirdışı yollarımızda araba kullanırken, arabasını, büyük saygısızlıkla ve enn maganda tavırlarıyla arabamın kıçına dayayan en az 10 tane şehirli-dağlı maganda saymaya devam ettim! (Bu arada “on”u resmen sayı görünümü ile yazdım, çünkü bence sayıların da kendini satırlararasında göstermeye hakları var! Sadece kelimelere değil, benim yazımda sayılara da demokrasi varrr!)

Cumhuriyet yolunda bu güzel biraraya gelişlerin yanında; bu pazar da ülkemin en kozmopolit şehri İstanbul’un, en bi sosyetik semtlerinde bile, anjin olan kızımı arabamla doktora götürürken, yolumda düz gitmek yerine, yama-yama olmuş asfaltın çeşitli noktalarında karşıma çıkan, birer çukur gibi dipte kalmış mazgal kapakları arasında en az 8 kere –ben- slagon yapmak zorunda kaldım! Bu arada karşı istikametten gelen umarsız, terbiyesiz taşıt sürücülerinin aynı nedenle kıvırtmalarından dolayı, bana çarpmalarına, direksiyonumu bizzat sağa kırarak kendim engel oldum!

Yine pahalı pazar brunnnchlarının yendiği o manzaralı-manzarasız kafelerde, her masada cillop gibi duran ve birçok yazısı okunmadan geçilen, herbirinin ağırlığı 2-3 kiloya varan gazetelerin, kahvaltılar edildikten sonra yine cillop gibi halleriyle eve döndüklerine –ben- şahit olmaktayım!

Hergün düzenli koşu ve spor yaparak, ruh ve beden dinamizmini ayakta tutup, coşkulu bir yaşamı hedefleyenlerden biri olarak; etrafta peydahlanmış şehirli-dağlı magandanın “Deli mi ne bu be?! Yine koşuyor, ne bokunaysa?!” diyen o utanmaz, umarsız, cahilce uzun süreli dik bakışlarına –ben- hedef olmaktayım! E tabii yanlarından geçtikten en fazla 2 adım sonra da, duyabilecekleri şekilde, hafifçe “sieeeee!” diyen de yine –ben- olmaktayım!

Birçok lokantada ve hatta hizmet sektörüne ait kuruluşta halen genel bir müşteri-hizmetli anlayışına göre değil de, adamına göre kibarlık ve ilgi terazisinin, bütün kaypaklığıyla devam ettiğine de yine –ben- tanık olmaktayım!

Cumhuriyet yolunda bu güzel biraraya gelişlerin yanında; sokakta biraraya gelen her 3 kişilik arkadaş grubunun, o an yakınlarından yalnız geçen herhangi bir insana bakıp, mutlaka aralarında konuşup, bakışarak onunla dalga geçtikleri acı gerçeğine de –ben- tanıklık etmekteyim!

Yani bırakalım en üstlerde gerçekleşen olayları bir kenara, daha bizim şu küçük ölçeklerde neler dönüyor, onları da dikkate alalım, çözmeye niyet edelim.

* * *

Sıkıntıların Kitabına 10 Milyon Dolar!

Ha bu arada!Şöhreti kaldıramayıp, en sonunda kafayı bozup, başındaki bütün saçlarını kazıtıp, olur-olmaz dengesiz hareketlere giren Britney Spears, evliliğinin bitmesinin ardından, sıkıntılı günlerini bir kitaba çevirmiş! Bu kitap için de 10 Milyon Dolarrrr alacakmış!

Lan bunlar delirtecek beni vallahi! Biz bur’da külliyen ekmek peşinde yıllardır ne sıkıntılar çekiyoruz; elin popçusu or’da sıkıntılarını konu edip, kitap yazıyor; bir de üstüne o biçim para alıyor!? Biz de bütün vatandaşlar olarak, yıllarca çektiğimiz irili-ufaklı bütün sıkıntıları bir ansiklopedide toplayıp, AB’ye iletsek, acaba bize de bir Sıkıntı Fonu ayarlarlar mı dersiniz?! Oldu olacak bu tarz samimi bir yöntemi de denemek lazım belki! Gavurun hali belli olmaz, belki bu tavır birden hoşlarına da gidebilir!..


Efendim, arıza ve rahatsızlık modunda kalmaya devam!..
Geyikbaşı Editör

www.ekolay.net/mizah