12 Nisan 2009 Pazar

İndirmeyin; kaldırın!

Eskiden beri uyum sağlayamadım bu olaya... Hep uygulayanları, bu yola başvuranları, yakınlarım olsun, dışarıdan gördüklerim olsun izledim, yorumladım, kendimi onların yerine defalarca koydum, ama yine de "Hayır, ben bu yola başvuramam, mümkün değil..." sonucuna vardım.

Ben yapılan bir işin, sarfedilen bir emeğin, ortaya çıkarılan bir ürünün sabit bir değeri, ederi, haysiyeti ve etiketi olmasına inanan, emeğe, tasarıma, fikre saygılı bir insanım.

'Uyum sağlayamadım, bir türlü yapamadım-edemedim' cümlem ile anlatmak istediğime gelince...

Çarşıya gidiyoruz, pazara gidiyoruz, lüks bir giyim mağazasına, bir bujiteriye veya bir alışveriş merkezindeki tanınmış bir ayakkabı markasının dükkanına giriyoruz. İçeride alışveriş yapan insanların o yerlerin satış elemanları ve satış müdürleriyle girmekte oldukları muhabbetlere şöyle bir kulak verin çaktırmadan. Büyük yüzdeyle muhabbetin geleceği tek yer şudur:

"Eee? Peki ne kadar indirim yapabilirsiniz?"

Ya da şu şekilde de cereyan edebilir olay:

"İndiriminiz olacak mı peki bana?"

Yani üç aşağı-beş yukarı aynı son ele geçirmiştir bizim zavallı tüketici piyasasını. Bizim alemde bu işler böyle yürür yani! Öyle kesin tavır, kesin nitelik ve emeğin biçilmiş kesin bir karşılığı olamaz bizde!.. Biraz eğip, bükeceksin, kanırtacaksın, elleyeceksin, koparacaksın.

Buna "pazarlık" da deniyor insani alemlerde sanırım?!..

Genlerimizdeki bu indirim güdüsü yüzünden, eminim artık satış elemanları da kapıyı daha yüksekten açıyorlar, çünkü "nasıl olsa herif şimdi fiyatı kertecek, kuşa çevirecek" korkusu oluşmuş hepsinde. Tabii benim gibi, herşeyin bir ederi, bir saygınlığı, haysiyeti olduğuna inanan, kesin tavırlı, indirim düşkünlüğü ile alışverişe çıkmayanlar da bu arada bizim alemde doğrudan "Enayi" sınıfına mensup oluyorlar!

Hatta eminim; şimdiye kadar dükkan sahiplerinin veya satış elemanlarının ilk söyledikleri fiyata saygı gösterip, kuzu-kuzu paramı bankoya koyup, bir de üstüne saygımdan, sevgimden güler yüz sergileyip, çıktığım dükkanlarda hemen arkamdan ne el-kol işaretleri, orta parmak göstermeler, nanikler yapılmıştır!

Yalan değil, vallahi olur efendim! Yapılmıştır!.. Çünkü bu indirim ve pazarlık güdüsüyle kirlenmiş olan bizim alemin alışveriş piyasaları böyle benim gibi dürüst yaklaşan dümdüz adamları bünyesinde görmekten ya nefret eder, ya da dalga konusu eder. Baksanıza; artık bizim piyasalarda alan da satan da acı çekerek, uğraşarak bir şeyler kazanmanın dayanılmaz hafifliğinin müptelası olmuşlar. Var mı öyle bizim gibi adamların pamuk gibi parayı sayıp, malı almalarına meydan vermek!? Lakin neslimiz tükendi de, bitiyor bile dostlar.

Yakında benim beş yaşındaki kızım bile; "sakız alırken neden pazarlık yapmadın baba?!" diye benle dalga geçecek neredeyse!..

Bu yüzden, efendiler, satanlar, alanlar, verenler, vermeyenler; lütfen indirmeyin, kaldırın!!!


Ömer Dalman (12.04.2009)
www.antoloji.com/omer_dalman


Hiç yorum yok: